İki Yüzlü, Büyük(!) Gazeteciler!!!
Son günlerin en popüler konusu Şebnem Scheffer’in çıkıp birilerinin cinselliği hakkında yaptığı açıklamalardı… Biraz uzaktan, sessizce izledim neler olacak, bu tartışmalar nereye varacak, medya nasıl bir duruş sergileyecek diye..
Sağ olsunlar meslektaşlarım bu konuda beni hiç ama hiç yanıltmadılar! İki yüzlülük, taraf tutma diz boyu… Şebnem Scheffer’i “LİNÇ” etmek için kalemler çekildi!?!
Bazen “anneme gazeteci olduğumu söylemeyin o beni bir genelevde piyanist sanıyor!” diyesim geliyor! Ama demiyorum! Ben her şeye rağmen bu mesleği çok seviyorum…
Gazetecilik ile iki yüzlülük kelimelerinin arasına, her ne kadar “eşittir” işareti koymak için basın doğal bir yaşam süreci içinden çıkamasa da, Ertuğrul Özkök’ün “Köşeler gazetecilerin babalarının malı mı?” sorusunu ben biraz daha genişleterek “Kalemler gazetecilerin babalarının malı mı?” sorusunu kalemi üzerine yazanlardanım…
Belediyede bir bölümde müdür olan biri bir kadınla “Çaydan Geçme” teşebbüssü gösterince “karısını aldatıyor, nerede ahlak, nerede devlet, nerede millet?” naraları atan medya aynı işi bir meslektaşımız yapınca olayı görmezden geliyor… Olay ahlak meselesi ise hangisi daha ahlaklı? Bunu ben tartışamam ama medyanın iki olay arasında gösterdiği iki yüzlülüğü de ahlaklı bulmadığım kesin…
Gelelim linç edilmeye çalışılan Şebnem Scheffer olayına!!!
Burada size bir hikaye anlatayım, sizde görün medyanın iki yüzlülüğünü… Bu konuda hiçbir genel yayın yönetmeni, gazetesinin magazin müdürüne ya da muhabirlerine hesap soracak kadar cesur ya da ahlaklı olamıyor… Genel yayın yönetmenleri “baş iki yüzlü” konumuna düşüyor…
Şimdi iki erkek düşünün hakkında cinsel yaşamları ile ilgili söylemler var. Zaman zaman bir çok ünlü erkek hakkında konuşulur bu tür hikayeler…
Ve aslan yürekli Türk Medya’sı başlar masallar anlatmaya… Bir erkekle öpüşürken yakalanan mega star bir erkeği hala ve ısrarla kız arkadaşı ile yutturmaya çalışır.
Sabah programı yapan travestiye çeyrek kalmış bir şarkıcının hala evlenmek için bir aile kızı aradığını haber yapar…
Gelelim bu hikayeye bakın sakın ha dava açmayın hikaye diyorum(!)
Hikayede bir erkek vardır… Bu erkeğin yıllar önce ilk ünlü olmaya başladığı günlerde, o dönemin en ünlü gay fotoğrafçısı ile birlikte yaşadığını bilmeyen muhabir ya da magazinci yoktur… Bu camianın perde arkasında olan biteni bilmeyen gazeteci yoktur… Hatta bu kişinin “hayatımı film yaptım” dediği sanat eserini(!) vizyona soktuğu günlerde eski patronu çıkıp “Madem hayatını film yaptın, neden ünlü gay fotoğrafçı ile olan ilişkini de koymadın?” sorusunu gazetecilerden daha cesur davranarak kendisine yöneltmiştir…
Hikayede bir erkek daha vardır… Bu erkek bu piyasaya nasıl girmiştir? Türkiye’nin en ünlü ajanslarından birinin gay sahibinin sevgilisi olarak yıllarca onunla yaşayarak olabilir mi? Mesela o ajans sahibinin Siyam Kedisi ile bu kişinin isimleri aynı olabilir mi? O aşkın bir anısı olarak ajans sahibiyle kalmış olabilir mi? Hatta o ajans sahibi bu delikanlıyı kendi ajansına bağlı olarak çalışan bir manken kıza yamayarak, baş göz edip mürüvvetini görmüş olabilir mi?
Dedim ya hikaye anlatmak kolay…
Biz yine dönelim iki yüzlü gazetecilere… ve Şebnem/lere…
Şebnem, Reha Muhtar arsında tv programında bir konuşma geçiyor:
R.M: Neden yaptın bu açıklamayı?
Ş.S: İntikam almak için.
R.M: İntikam almak için yaptın?
Ş.S: Evet, intikam almak için yaptım
R.M: Yani yoktu böyle bir şey intikam almak için mi yaptın?
Ş.S: Gerçekte var böyle bir şey…
Ertesi gün kızın “intikam” kelimesi alınıyor bu diyalogdan, ve muhteşem başlıklar atılıyor gazete sayfalarına “SADECE İNTİKAM İÇİN YAPMIŞ!!!”
Kız bir gün sonra İbo’nun programında tekrarlıyor “Var böyle bir şey, hatta daha beterleri var, konuşmadığım şeyler var!!!”
Aslında her şeyin doğrusunu bilen medya yine kıza yükleniyor…
Medya da bu tür gerçekleri bilmeyen yoktur.. Madem dava açarlar korkusu ile doğruları yazamıyorsunuz (ki açsalar ispatlamakta sizin elinizde, yayınlanmayan arşivinizde!!!) , o zaman bu kıza neden saldırıyorsunuz? Bu kadar mı iki yüzlüsünüz? Bu kadar mı rahat uyuyabiliyorsunuz? Vicdanınızın cesareti bu kadar mı?
Sadece ve sadece bir genç kızı halkın önünde çok basit bir yaratığa dönüştürebilecek kadar mı güçlü ve cesur kalemleriniz?
Ya ahkam kesen genel yayın yönetmenlerine ne demeli!!! Hanginiz magazincilerinize hesap soracak kadar cesur olabileceksiniz? Hanginiz basının dürüstlüğünden ve tarafsızlığından bahsedebileceksiniz?
Diyelim ki bu beyefendi sizin yayın yönetmeni olduğunuz gazetenin sahibinin ya da sizin kızınızın bornozunu ya da cinsel yaşamını ağzına dolarsa, o adamın bütün kirli çamaşırlarını çarşaf çarşaf yayınlamaz mısınız?
Arşivlerin gizli kasalarının kapakları bir bir açılmaz mı?
Sahte yüzlerle dürüstlük ve basın etiği nutukları atmak çok kolay geliyor...
Hadi bekliyoruz, bütün cesur gazetecileri!
Kimler dur diyebilecek bu iki yüzlü gazetecilik oyununa???
Tunç Erden YAKAR
|
|
Eklenme Tarihi : 26.09.2006 |
Haber Editörü : senLeBen |
«« GERi
|
Bu haber 541234 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
Bu habere yapılmış bir yorum bulunmamaktadır |
Yorum yazmak için login olunuz
|
|