Özcan Deniz,``Gay olup da bende gözü olanlar var!`
Şarkıcı Özcan Deniz, ``Gay olup da bende gözü olanlar var`` dedi. Cinsel tercihi ile ilgili sorulara, ``Bu 7- 8 yıldır dolaşan, cevap verdikçe büyüyen bir dedikodu` diyen ünlü şarkıcının işte ilginç açıklamaları!!!
Özcan Deniz,``Gay olup da bende gözü olanlar var. Biseksüel de-ği-lim. Bu reddettiğim insanların iftirası`
Şarkıcı Özcan Deniz, ``Gay olup da bende gözü olanlar var`` dedi.
Cinsel tercihi ile ilgili sorulara, ``Bu 7- 8 yıldır dolaşan, cevap verdikçe büyüyen bir dedikodu` diyen ünlü şarkıcı,``Bütün cevaplarım da `hayır, değil` üzerineydi. `Hayır, değil` üzerine verdiğim bütün cevaplar tam tersi bir bilgi oluşturuyor herkeste. Ben de buna cevap vermeme kararı aldım. Bunun sonu, bunu diyen insanlara karşı karşılıklı hakaretlere kadar gidecek yoksa. Şimdi de `Elmacık kemiklerini kırdırmış, kendini kadına benzetmeye çalışıyor` diye salakça şeyler yazılıyor. Ben çocuk değilim, 35 yaşındayım. Cinsel tercihim bellidir. Cinsel tercihim kadınlardan yanadır. Bunu 7 yıldır söylüyorum. Aksini iddia eden kişi cesaret ediyorsa yüzüme karşı söylesin``şeklinde konuştu.
Ajandanızda yaz için ne gibi işler var?
Şu anda tamamen albüm ağırlıklı bir sezon geçecek. Zaten aralıkta bir filme başlayacağız. O tarihe kadar televizyonla ilgili hiçbir şey düşünmüyorum. Avrupa turnesi ve bir de Anadolu konserleri var. İstanbul konserlerim olacak.
Sonbahardaki film projesi nedir?
`Sarıkamış Beyaz Hüzün` diye bir hikâye. 1913 yılında 90 bin Osmanlı askerinin Sarıkamış`ta donarak öldüğü bir hikâye vardır. Onun romanından uyarlandı. Yönetmen ve diğer oyuncularla ilgili görüşmeler hâlâ devam ediyor. Mavi Dönem Yapımcılık çok iddialı bir işe hazırlanıyor. Çok zor bir iş. Daha çok kar zemininde geçen bir hikâye. Ocak ayında Sarıkamış`a gidilecek ve gerçek kar fonunda çekilecek.
Bu albüm çıkana kadar röportaj yapmayacaktınız. Bir söyleşiden ağzınız yandı da mı böyle bir karar aldınız?
Genelde söyleşilerden ağzımız yanıyor. Çünkü çarpıcı başlıklar, spotlar atma tutkusu bazen henüz yazıyı okumamış ama sadece spottan yola çıkarak senin hakkında fikir sahibi olmaya çalışan insanların gözünde zor duruma düşürüyor bizi.
Mesela kült film meselesi vardı, iki yıldır cevap vermeye çalıştım. `Neredesin Firuze filmi kült film olma özelliğini taşıyor, o nitelikte bir film` dedim ama `Neredesin Firuze kült film` diye başlık atıldı. Bu ikisi arasında çok ciddi fark vardır. Neredesin Firuze bir kült filmi demek bir geri zekâlının cümlesi ama kült film potansiyeli var demek öngörülü bir insanın cümlesi. Bir sürü yazarla, çizerle, sinemacıyla onu cevaplamaya çalıştık. Spotta öyle yazıyor, yazının içinde başka bir şey yazıyor. Göbeğimiz çatladı. Bazen çarpıcı başlık ya da spot atma çabası can sıkıcı olabiliyor. O yüzden çok güvenmediğim, çok inanmadığım insanlarla pek röportaj yapmak istemiyorum.
Özcan Deniz kendini nasıl şarj eder, nasıl deşarj eder?
Çalışınca her ikisi de oluyor. O temponun içinde bir yandan şarj, bir yandan deşarj oluyorsun. Sonuçları şarj ediyor, yapma süresi deşarj ediyor. Ben aileme çok değer veriyorum. Onlarla bir arada olmak, iç içe olmak beni rahatlatıyor. Onun dışında kendime ayırdığım her zaman kendimi şarj ettiğim zaman.
Hayatı seviyorum, yaşamayı seviyorum. Şu an yaz geldi, benim içim kıpır kıpır. Bir de seyahate çıkınca otomobili kendim kullanmayı, uzun yol yapmayı seviyorum. Mola vere vere, hele bir de sohbet edebileceğim bir arkadaşım varsa yanımda çok keyifli geçiyor o zaman.
Spor yapıyor musunuz?
Tabii ki yapıyorum. Benim erkek kardeşim Hakan, sporcu. Balkan judo şampiyonu, o beni çalıştırıyor.
Sürekli yanınızda olan kaç kişi var?
Bir kişi var. İş zamanı yanımda olan yedi kişi var. Hepsi bizim Deniz Prodüksiyon`un elemanları. Esin Hanım, basın danışmanımız İrem Hanım, abim, konser organizasyonlarımızı yapan Erhan, finans işlerimizi yapan Adem, avukatım ve bir asistanımız var. Daha çok çalışmam lazım.
22 Temmuz`da oy kullanacak mısınız?
Tabii ki kullanacağım. Seçimimi yaptım. Ama kime oy vereceğimi açıklamayacağım.
Asmalı Konak`la çok ciddi bir çıkış yaptınız. Ardından Haziran Gecesi de iyi bir işti. Kader dizisi ise iyi başladı ama gidişatı kötü oldu neden?
Çünkü iyi başlangıç, oyuncuların beklenti oluşturmasıyla ilgili bir şey. Devamı ise işin kendi gücüyle ilgili bir şey. Biz iyi bir beklenti yarattığımız ve daha önceden güzel işler yaptığımız için hem Gold Film hem kendi adıma iyi bir giriş yaptık. Ama devamının gelebilmesi için projenin kendi gücünü oluşturması gerekiyordu. Bu mümkün olmadı. Burada denk gelmedi, maya tutmadı. Yazarlarımız istenileni veremedi. Senaryo problemleri yaşandı. Ben üçüncü bölümden sonra öykü yazmayı bırakmak zorunda kaldım. Çünkü yazdığım her şeyde insanları ikna etme çabası beni çok yordu. Normalde benim görevim sadece öykü vermekken bölüm senaryosu yazmaya kadar uzandı. Baktım iş başka yerlere doğru gidiyor. 3. bölümden sonra artık yazamayacağımı ve onlara teslim etmek istediğimi söyledim. Sonra üç bölüm felaketler silsilesi yaşandı. Ana karakterler öldürüldü. Dizinin reyting alan dokusu yok oldu. Karakterler kartonlaşmaya başladı. Bir de karşımıza `Kurtlar Vadisi Pusu` konulmuş oldu. Bu saatten sonra geri çekilmek, vitrinde duran Özcan Deniz olarak beni paramparça ederdi. `Korktu, kaçtı, yapamadı` gibi şeyler yaşanacaktı. Ben de 13 bölümü kötü de olsa bitirme kararı aldım. Ne yazıldıysa, ne söylendiyse sete gittim oradaki diğer oyuncu arkadaşlarım gibi oynadım ve çıktım. Sonuç böyle oldu.
Yaşadıklarınız sonraki dizi projeleri için yol gösterici olmuştur...
Tabii. Bir kere o kadar insanı asla işime karıştırmayacağım. Benim ortaya koyduğum proje kabul görüyorsa yapılacak, yapılmıyorsa yapılmayacak.
Son bir soru... `Çok özelim` deyip yanıtlamazsanız da saygı duyarım. Konu cinsel tercihinizle ilgili dedikodular... ABD`de Tarkan`la çok özel fotoğraf veya görüntüleriniz olduğu bile konuşuluyor. Üstelik de üst düzey insanlarca... Böyle bir şey kulağınıza geldi mi?
Bu 7- 8 yıldır dolaşan, cevap verdikçe büyüyen bir dedikodu. Bütün cevaplarım da `hayır, değil` üzerineydi. `Hayır, değil` üzerine verdiğim bütün cevaplar tam tersi bir bilgi oluşturuyor herkeste.
Ben de buna cevap vermeme kararı aldım. Bunun sonu, bunu diyen insanlara karşı karşılıklı hakaretlere kadar gidecek yoksa. Şimdi de `Elmacık kemiklerini kırdırmış, kendini kadına benzetmeye çalışıyor` diye salakça şeyler yazılıyor. Ben çocuk değilim, 35 yaşındayım. Cinsel tercihim bellidir. Cinsel tercihim kadınlardan yanadır. Bunu 7 yıldır söylüyorum. Aksini iddia eden kişi cesaret ediyorsa yüzüme karşı söylesin.
Peki kim çıkarıyor bu dedikoduları?
Piyasada birlikte olmayı reddettiğim kadınlar var, bunlar söylüyor. Piyasada senin erkekliğini kıskanan insanlar var bunlar söylüyor. Piyasada gerçekten gay olup da sende gözü olanlar var, bunlar söylüyor. Erkek olarak beni beğenen, çekici bulanlar var. Ya da bana kızan gazetecilerin çıkarttığı şeyler. Seymen Ağa`yı canlandırdığım dönemlerde bir gazetecinin programına çıkmayı reddettiğim için ertesi hafta adımı vermeden yazdığı bir yazıyla başladı bu serüven. Hayır yok dedikçe, varmış duygusu yaratılmaya başlandı. Burada çok tehlikeli bir şey var. Birincisi benim satış yaptığım insanlar. Ben Etiler`deki insanlara mal satmıyorum sadece. Diyarbakır`da, Van`da, Trabzon`da, Türkiye`nin her bir yerinde sevenim var. Bunların karşısına bu etiketleri yiyerek devam edersem hayatıma, bu benim PR`ıma zarar verir. Benim `hayır, değilim` deme çabam bundan dolayı. Ama `hayır, değilim` cümlesini kullanırken sert bir tavır içinde olmama nedenim de hayatta gay denen, biseksüel denen insanların da varoluşu. Bunlar çok doğru dürüst yaşayan insanlar. Sen şimdi kalkıp hayatın içinde böyle insanlar varken gayliği bir küfürmüş gibi göğüslersen bir onlara hakaret edersin, ikincisi bu işi yanlış bir yere götürürsün. Bunu diyenlerin birçoğu reddettiğim kadınlar. Duyuyorum, kulağıma geliyor. Çok çirkin.
ABD`den fotoğrafları var deniliyor.
Çıkartsın Allah aşkına. Bu 7 yıldır söyleniyor. Ne Tarkan`ın adresini bilirim, ne tanırım. Hayatımda 2 kere gördüm.