20`li yaşlarına yaklaşan eşcinsel erkekleri düşündüren, `zorunlu askerlik` olgusu genç bir sinemacı tarafından Çürüğüm Askerim Reddediyorum filmiyle gündeme getirildi. TÜRSAK ve Kültür Bakanlığı destekli film, şimdiden festivallerin yolunu tuttu
Aydın Öztek Galatasaray Üniversitesi Radyo-TV Sinema Bölümü son sınıf öğrencisi genç bir yönetmen. Henüz 25 yaşında. Şimdiye kadar iki kurmaca kısa film çekmiş. Son çektiği film ise hayatının muhtemelen en sancılı dönemine dair korkularını, kaygılarını ve kafa karışıklığını yanstıyor. Filmin adı Çürüğüm Askerim Reddediyorum. Cinsel kimlikleri nedeniyle askeri gitmeyi reddeden, çürük raporu alan ve topluma açık olmadıkları için mecburen askere giden eşcinsel erkeklerin yaşadığı dramı anlatan filmin yapılma nedenini şöyle dile getiriyor Öztek: "Çevremde bir sürü eşcinsel erkek vardı, askere giden ya da gitmeyen. Ben de onlardan biriydim ve ne yapacağıma bir türlü karar veremiyordum, ki hâlâ veremiyorum. Seçenekler çürük raporu almak, askere gitmek ya da vicdani redci olmak. Herkesin yaşadığı şeyleri az çok biliyordum, herkes bilsin istedim."
BAKANLIK DESTEKLEDİ
Cinsel kimliklerini fark edemeyen, ailelerinden çekindikleri için askere giden eşcinseller, askerlik yaptıkları için daha fazla erkekleşmediklerini anlatırken, çok dramatik detaylar da göze çarpıyor filmde. Tecrit gibi, tecavüz gibi, aşağılama gibi. Filmin yönetmeni Aydın Öztek okuduğu fakülteye bitirme tezi olarak sunduğu Çürüğüm Askerim Reddediyorum`un okulda büyük bir tepkiyle karşılandığını ve başta hocaları olmak üzere birçok kişinin kendisini vazgeçirmeye çalıştığını, hatta 301. Madde ile korkuttuklarını anlatıyor gülümseyerek: "Daha sonra düşüncemi bir projeye dönüştürerek TÜRSAK`ın `Geleceğin Sineması` projesine katıldım. Herkes `boşuna yolluyorsun,` dedi. Ama yanıldılar, TÜRSAK ve Kültür Bakanlığı projemi desteklemeye karar verdi." Filmini şubat-mart aylarında çekmiş, nisan ayında da teslim etmiş. Şimdi de birçok festivale yolluyor ve pek çok sivil toplum örgütünde gösterimler yapıyor. Aydın Öztek bir eşcinsel olarak vicdani redçilere büyük saygı duysa da, eğiliminin şimdilik çürük raporu almaktan yana olduğunu söylüyor: "Bu bir vicdani red belgeseli değil, bir askerlik belgeseli. Aslında çürük raporu almak da politik bir tavır, çünkü raporu alan kişi eşcinsel olduğunu beyan ediyor. Benim ailem bilmiyor olsaydı ya da korkuyor olsaydım askere gitmeyi de düşünebilirdim. Hepimizi çok düşündüren bir konuya bu vesileyle dikkat çekmek istedim."
RAPOR ALMA SÜRECİ KORKUNÇ
Eşcinselliğin ordu tarafından hastalık olarak görülmesi nedeniyle, çürük raporu almaya zorlanan, bu raporu almaktan çekinip askerlik yapan ya da nadir de görülse vicdani red kararını açıklayıp askerliği tümden reddedenlerle yapılan röportajlardan oluşan filmin önemli kahramanlarından biri Mehmet Tarhan. Vicdani red kararını açıkladıktan sonra uzun süreli hapis cezasına çarptırılan ve halen asker firarisi durumunda olan Tarhan vicdani reddi cinsel kimliği nedeniyle değil, politik kimliği nedeniyle aldığını anlatıyor filmde ve herkesin bunu yapmak zorunda olmadığını söylüyor: "Ben benim için kolay olanı yaptım, başkaları da kendileri için kolay olanı yapıyorlar. Çürük raporu almak, belli bir cezalandırma sürecinden geçmeden kurtulmak anlamına gelmiyor. Film zorunlu askerlik olgusuyla bir eşcinselin karşılaşma biçimlerini, her üç haliyle ve bunları birbiriyle yarıştırmadan, bunlar arasında etik bir ayırım yapmadan gösterdiği için büyük bir keyifle yer aldım." Tarhan, vicdani reddi nedeniyle bugün vatandaşlık haklarından yoksun. Çünkü hukuk açısından o bir firari. Bu durumda da ne ev tutabiliyor, ne hastalandığında hastaneye başvurabiliyor.
YÖNETMELİK DEĞİŞMELİ
Pek çok eşcinsel ve travestinin yer aldığı filmde, Mehmet Tarhan`a köşesinden verdiği destekle bilinen yazar Perihan Mağden`in yanı sıra, Av. Senem Doğanoğlu ile Dr. Nesrin Yetkin de uzman kimlikleriyle yer alıyor. Doğanoğlu eşcinsellerin zorunlu askerliğe tabi tutulmasının yol açtığı hak ihlallerinden bahsederken, Dr. Nesrin Yetkin de eşcinselliğin bir hastalık olmadığının altını çiziyor. Av. Senem Doğanoğlu eşcinsel erkeklerin zorunlu askerlikle karşı karşıya gelme süreçlerinin tamamen rencide edici bir süreç olduğunu belirtiyor. Doğanoğlu, ayrıca devletin bu insanların cinsel kimliğini açıklamaktan çekinmediğini, bunun da ciddi tehlike oluşturabileceğine dikkat çekiyor: "Tıbbi bilgiler kimseyle paylaşılmaz. Bunu yapmak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`ne de, Türkiye`nin anayasasına da, TCK`ya da aykırıdır. Bu bilgiler bir şekilde ailelerle ve işyerleriyle paylaşılıyor. Bu açıklama özellikle küçük yerlerde ciddi bir problem yaratıyor. Askerlik sırasında da insanlar sürekli gizlenmek zorunda kalıyor. Sürekli taciz, tecavüz riski ve daimi bir tecrit. Bu durum yeteri kadar ciddiye alınmıyor ama Ahmet Yıldız cinayeti henüz unutulmadı. " Dr. Nesrin Yetkin de cinsel kimliğin bir hastalık olmadığını şu sözlerle anlatıyor: "Sorun TSK`nın Sağlık Yeterlilik Yönetmeliği`ne göre eşcinselliğin hastalık olarak tanımlanmasından kaynaklanıyor. Avrupa ülkelerinin hiçbirinde eşcinsellik hastalık olarak görülmüyor. O yüzden de oradaki uygulamalar insanların eşcinsel olması üzerinden gelişmiyor. Bir de tabii zorunlu askerlik meselesi var. Avrupa Konseyi`ne üye 46 ülkeden sadece Türkiye ve Azerbaycan`da zorunlu askerlik var. Birçok ülkede profesyonel ordular veya sivil alternatif hizmetler oturmuş durumda."
slm arkadaşlar vallahi ben imselere bildirmeden askerlimi hakkri dağ ve omando tugayında bitirdim ve arzularımı her an yerine getirim merak emeyin her anaçık bir kapı vardı size ve bize istediman sex ihrtiacımı yaşadım ve hakkari gibi biyerde askerlk yapığım için guruluyum hele üneş operasyonunu asla unumuycam işallah birdaha olmaz gay odumiçin mutluum gay ım vealah bilir bu ordu içn kaç kell aldım demekki bizde yapabilimişiz :) Yazan :underworld07Beğen
Bence askerlik hiç de utanılası bir durum değildir,aksine her türk erkeğinin gururla yaptığı bir görev olduğunu düşünüyorum..Ben de bir gayim ve askerliğimi de gururla yaptım..Utanmadım ve kaçmadım.. Yazan :claus2002Beğen
yarına baktığında zaman hiç gelmeyecek gibi durur öyler
düne baktığındaysa aaahhh dersin ne kadar hızlı akmış vekit...her ne olursa olsun yaşam sevincini hiç bir yerde kaybetme.ister bix ol ister escort ister lez ister gay.her ne olursan ol ama delikanlı ol dim dik ol sapa sağlam ol.dağlar üstüne gelse yine yıkılma.ailen sevdiklerin herkes seni terk etse üzülme ağlama.ama onları da asla keybetme.hayat sana sunulmuş bi nimet.eşcinseliz evet ama bu arkamıztan ibne diye bize bağırmalarını gerektirmiyor.bağırmamalrı da bizim elimizde!!! Yazan :yigit_htyBeğen
off allahım ben napcam bılmıyorum bu yıl bende basvuracagım o lanet rapor ıcın... Yazan :narsist23leBeğen
Arkadasi sonsuz tebrik ediyorum. ben 24 yasindayim askere gittim ortami gordugum anda hemen hastaneye giderek ilk gorusmemde doktora hicbir delil sunmadan durustce kendimi anlatarak curuk raporunu hemen aldim ve birlikten ayrilmistim. ailemede o raporu bir turlu gosterememistim cunku raporda ``psikoseksuel bozukluk sebebiyle askerlige elverisli degildir `` yaziyordu. umarim gelecekteki escinsel arkadaslar bunu yasamazlar... Yazan :NUMBER_1_23Beğen
Öncelikle böyle bir filmi yapma cesaretini gösteren Sn.Aydın Öztek kardeşimi,sonra da bu haberi bize ulaştıran editörümüzü tebrik ediyorum.Doğrusu burada okuyana kadar böylesi bir filmden haberim yoktu.İlk fırsatta izlemek istiyorum.Filmi yapılan konu gerçekten Türkiye`nin kanayan yarası,ama çaresi o kadar uzak ki.Ne diyeyim,bu problemleri aşabilmek için nice problemleri geçmek gerekiyor.Eğitim mi?desem,kültürü artırmak mı?desem,saygılı olmayı öğrenmek mi desem,yoksa insan haklarından mı bahsetsem?Sorarım bunlar aşılmadan askerlik problemimiz nasıl aşılır ?Kadınları dahi cenderelere hapsetmeye çalışan zihniyetlerin bizlerin sorunlarını halletmesini beklemek şu an için hayalcilik olur.Bir mucize olurda Türkiye geri gittiği yolları tekrar kateder,yüzünü ileriye çevirebilirse belki çocuklarımız görebilir.Peki onca açmaz yığınla ortada dururken ne yapılmalı?Eğer aileniz arkanızda değilse (ki çoğumuzun tercihlerinden haberleri yok)durum çok zor.Tek çare `mış` gibiyi oynamak.Aileniz destek verse dahi sizin gay olduğunuzu kanıtlamanızın yolları o kadar aşşağılayıcıki,göze almak çok zor.Askeriye`ye sık sık girip çıkabildiğimden ve orada epeyce tanıdığım olmasından biliyorum ki gayliğinizi ispat eden çok açık fotoğraflarınızı vermek zorundasınız.Katlanılır gibi değil,geriye askerliğinizi yapmak kalıyor.Ne yapıp edip ne kadar iyi bir tiyatrocu olduğunuzu ispat etmek zorundasınız.Her yerde olduğu gibi burada da sahtekarlık pirim yapıyor.Asla durumunuzu belli etmemelisiniz.Hele hele sandman4you kardeşimin yazdığı gibi sadece pasiflerin gay kabul edildiği bir toplumda yaşıyorsanız.Askerlikte öyle olmasanız dahi aktif gözükmek zorundasınız,çare yok.Ancak bir şeye inanmak istiyorum ki istersek hepsinden daha erkek,hepsinden de daha yiğit oluruz.Aslında bizler sadece tercihlerimizi yaşıyabilmek için o kadar çok şeyi başarıyoruz ki,bunu da başarırız.Mucizelerin gerçekleşmesi dileklerimle......... Yazan :attackmemoryBeğen
bu anti demokratik uygulamaya vurgu yapan cesur kardeşimi ve bakanlığı tebrik ederim.maximus. Yazan :aeneas69Beğen
askerlik sırf gay için değil bir çok bünye için inanılmaz zor ve içinen çıkılmz bir ortam bir maraton bir keşmekeş bana kalırsa.halk arasında söylenen raporun adı ``pembe teskere`` bunu veren devlet sizi öyle bürokrasilere maruz bırakıyorki yerden yere vursaydı diyorsunuz.alan birisinden öğrendiğim kadarıyla sizden cinsel ilişkiye girerken çekilmiş görsel materyal isteniyor?! şaka gibi değilmi?bunun yanısıra ulu devletimize göre anladığım kadarıyla gay olmanın tek yolu genel tabir ile ``pasif`` olmak çünkü bunu hastalık sayan ordu ise rectum muayenesi sonucunda buna karar verebiliyor.bilemiyorum daha ne söyleyebilirim askerlik hakkında..allah sonumuzu hayır etsin Yazan :sandman4youBeğen
Belki biraz uzun olucak fakat bu habere yorum yazmak yerine«Hekesin bilmesini» istediğim bir askerlik öyküsünü,bir intiharı,bir cinayeti sizlerle paylaşmak istedim.2002 yılının sonbaharıydı.Bodrum yazın yorgunluğundan bir an önce kurtulmaya çalışıyordu.Akşam üzeri telefonum da cılız bir ses«sizinle tanışmak istiyorum»demişti.Uzatmadım
«peki»deyip randevu verdim.Karşıma dikildiğinde şok olmuştum.o cılız sesin ardında 1.90 boylarında yunan heykellerini kıskandıracak fizikte gözlerinin içi gülen 19 yaşında esmer bir adana delikanlısı dikiliyordu.Uzatmıyayım.İlk kez girdiği gay barda çocuklar gibi sevinçliydi.Bardan sonra onu kaldığı ucuz pansiyona bıraktım.Ertesi gün kapımdaydı.Birlikte kalalım,bende biriş bulur çalışır sana destek olurum diyordu.Aslında Bodruma gelişi malum hikaye sanalda başlıyan sahte bir aşk ve olmuyan sahte kişiler.Ama dönüşü yoktu.Evini terk edip bi mechule çıkmıştı.Bir gece önceden bu genç çocukla siyasi görüşümüzün de tıpatıp aynı olması bizi birbirimize daha yakınlaştırmıştı.Hayır diyemedim.2002 den 2006 ya kadar sürücek bir yol arkadaşlığı böyle başladı.Tarzımız birbirine uygun değildi.O gençlerden hoşlanıyor.Bende bu denli maskülen tiplerden hoşlanmıyordum.Kısacası hep dost kalıcaktık.Bodrumun bütün gayleri peşindeydi.Herkesin gıptayla baktığı vucudundan kendisi iğreniyordu.Vucudunla hiç bir zaman
barışamadı.Bütün gün eve kapanırdı.Bir yandan Ünv sınavlarına
hazırlanırken bir yandanda eşcinsellikle ilgili ne bulursa okurdu.Öğrendiği yeni terimler üzerine saatlerce konuşurduk.Yazları bodrumda kışları Adanada geçirerek 2005 yılına gelmiştik.İÜnv sınavlarını kazanamayınca iice içine kapanmıştı.O lanet olası hastalığının belirtileri uç vermeye başlamıştı.Bu ara bende yeni bir aşka yelken açmıştım.Ve onunla eskisi gibi ilgilenemiyordum.O da çalıştığı otelde evli birine aşık olmuştu.Ama adamın bundan haberi yoktu.O sezon sonu hastalığı iice ilerlemişti.O sins, Şizofreni bütün hücrelerini sarmaya başlamıştı.Bodrumdan kötü ayrılmıştı.2006 kışında Bodruma gelmek isteğini söyledi.Sezona daha çok vardı.Bu ara ben ciddi bi ilişki yaşıyordum.Onla sıkı dosttuk ama gay ortamı kıskançlıklarını bildiğim için gelmesine karşı çıktım.Benim karşı çıkmama rağmen bir başka ortak dostumuzun daveti üzerine kışın bodruma çıkıp geldi.Bi süre sonra onu davet eden dostumuzun ailesinden birileri çıkıp gelince ortada kalmıştı,tekrar bende kalmaya başladı.Hastalığı iice ilerlemişti.Konuştuk Adanaya dönmesini istedim.«Keşke göndermesey
dim».Gittikten sonra 3 gün ona ulaşamadım.Ulaşttığımda «Gülerek,Merak ettin demi?» dedi.«Ama korkma bundan böyle sende merak etme» dedi.Bu son Konuşmamızdı
Özhan`la.Bir daha hiç ulaşamadık ona.Bir yaz günü ona benziyen biri karşımıza dikilinceye kadar.Ağabeysi di.Özhanın Bodrum yaşamını öğrenmek istiyordu.Kötü haberi ondan almıştık.Bodrumdan döner dönmez askerliğine karar almıştı.Acemi birliği Amasyay dı.Yemin töreni sonrası verilen izinde son gün ucuz bir otel odasında ipin ucunda sallanan bir hayat.Acılı bir hayat,Henüz sevgilisinin elinden bile tutamamış bir hayat.Geriye sadece komidin üzerinde yarım kalmış bir simit ve bir peynir parcası 2 lira bozuk para.Tutunamamış bir hayat.Adana kırsalındaki çok sevdiği annesinin mezarının yanındaki mezarı başında haykırmamız boşunaydı.Yoktu artık o.O uzun boylu esmer Adana delikanlısı boylu boyuna uzanmıştı bozkıra.Özhan `ı kim öldürdü?
Kendi sevgilisinin derdine düşüp,en yakın dostunun ölüme gidişine seyirci kalan Farco_tatyos mu?Onu Bodruma davet edip sonra da başının çaresine bak diyen arkadaşımı? Yoksa
Özhanın ölümünden sonra.O kim ya diyen sevgilisimi? Yoksa Ailesimi? Hastalığına seyirci kalan Genel Kurmaymı? Hepsi suçlu.Yukarıda sayılan herkes Özhanın Ölüme gidişine seyirci kaldı.Günah çıkarmaya gerek yok.Hiç kimse bu suçlamayı kabul etmez.Ama farco_tatyos sonucu ne olursa olsun
suçlu olduğunu biliyor.Tanrıda af etse,Özhanda af etse o vicdan kendini hiç bir zaman af etmiyecek.Hoşça kal Esmer delikanlı,hoşça kal.
Son söz yerine:Eğer Özhan Askere gitmeseydi.Bizde duyarlı olup onu tedaviye zorlasaydı bu gün aramızda olacaktı. Yazan :farco_tatyosBeğen
evt ya en çok korktuğumşey o hadi rapor almadım diyelim ben o kadar erkek içinde napıcam ya nasıl rahat durarım alsam ailemle konuşamam bu sefer tam bi muamma:(:( Yazan :a_p_18Beğen