LGB Çalışanlar Kamu ve Sendika Temsilcileriyle Bir Araya Geldiler
ezbiyen, Gey ve Biseksüel çalışanların buluşmasında Kamu, Sendika ve LGBT örgütlerin temsilcileri bir araya geldi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Eğitim-Sen, Çalışma Bakanlığı İş Müfettişliği, Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu, Almanya Federal Büyükelçiliği, İnsan Hakları Ortak Platformundan temsilciler ile öğretim görevlileri ve avukatlar buluşmaya katıldılar.
LGB İşçiler Buluşması, Çalışma Hayatı Projesi kapsamında 12 Aralık’ta yapıldı. Türkiye’nin çeşitli illerinden birçok lezbiyen-gey ve biseksüel çalışan ve LGBTT örgüt temsilcileri çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı Ankara’da bir araya geldiler.
“LGB Çalışanların Haklarında Artık Bir Düzelme Olmalı”
LGB Çalışanların buluşmasına Almanya Federal Büyükelçiliğinden Anke Siebold, bu proje ile “LGB çalışanlarının haklarında bir düzelme olmasını” beklediklerini söyledi.
“Bu koşullar altında bile katılım gösteriyor olmanız gerçekten çok önemli, birçok koldan oluşan bir projenin son ayağı için buradayız. Proje çalışması bir raporla sonuçlandı. Almanya Federal Büyükelçiliği olarak böyle bir çalışmaya destek vermekten mutluluk duyuyoruz. Bu çalışmanın sonunda LGB çalışanlarının haklarında bir düzelme olması için ilk adımın atılacağını umuyorum. Bu adımların kalıcılık göstermesi hepimizin gönlünden geçen bir dilek olmalı. Kamuoyunda bu konunun tartışılıyor olmasının önemli olduğunu düşünüyorum.”
Başbakanlık Uzmanı Fatih Aydın, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı adına katıldığını belirtti.
“Kurum olarak biz, hem kamu çalışanlarına yönelik insan hakları eğitimleri veriyoruz, bunun yanında ayrımcılık ve insan hakları ihlalleri iddialarını araştırıyoruz ve çözmeye çalışıyoruz. LGBT yurttaşlarımızdan da az olsa da başvuru geliyor. Bu alanı daha çok tanımak için buradayız. Uğradıkları ayrımcılıklarda LGBT’leri çıkartıp bir başka grubu koyduğumuzda sorunların aslında nasıl ortak olduğunu görmek mümkün. Bu yüzden toptan bir çözüm önerisi geliştirmek gerekiyor.”
“Hak Verilmez Alınır!”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)Başkanı Bedriye Yorgun, “sendikacı olarak buradayım ve bu çalışmayı çok önemli buluyorum” dedi.
“Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki, sendikalarda ve şubelerde farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar olacak. Zor olacak ama olacağına inanıyorum.
Antidemokratik bir anayasa olan 12 Eylül anayasası ile bütün kesimlerin ötekileştirildiğini hepimiz biliyoruz. Bugün Türkiye’de yaşanan sorunun böl, parçala, yönet mantığı ile işlediğini hepimiz biliyoruz. Ben Kürt bir kadın olarak her türlü ayrımcılığa yüz yüze kaldım ve bunu yaşadım. Yaşadığımız ortamlarda bir bireyin kendini ifade etmesi çok zor. Böyle bir eğitim sürecinden geçilmemiş. Kendi cinsel yönelimden kaynaklı bir başvuru ile karşılaştık. Her sorun kendi içinde çok önceliklidir ve her sorun birbirini besler. Bizim sendikalarımızda toplumsal cinsiyet meselesini tartışmaya gerek olup olmadığını tartışıyoruz. Böyle bir yerden farklı sıkıntılara parmak basmak daha zor olabiliyor. Ben sorunu kaç kişinin yaşadığı üzerinden değil sorunun belirginleşmemesi ve belirginleşmemesi üzerinden farkındalık yaratılmadığını görüyorum. KESK, ‘hak verilmez, alınır’ şiarıyla örgütlenmiştir. Halen cezaevinde olan, katledilen arkadaşlarımız vardır. Hiçbir hakkı elde etmek egemenden hak dilenerek elde edilmez. Bizim sendikalarımızın çalışma alanında olan arkadaşların sendikalara üye olması ve sorunları üzerinden başvurularının olması gerektiğini düşünüyorum. Ben en azından bu çalışmalara katılarak ve bu süreci birlikte tartışarak çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sendikacılara özgü bir eğitim yapılabilir. Sendikacılara yönelik bir farkındalık eğitimi yapılabilir.”
“Hareket Başladığında Hepimiz Öğrenciydik”
Kaos GL’den Ali Erol, eşcinsel hareketin çalışma hayatı ile süreç içindeki sancılı ilişkisini değerlendirdi.
“Türkiye’de eşcinsel hareket 15 yılı geride bıraktı. Bunun çok önemli bir zaman dilimi olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte çok fazla toplantı yapıldı, ancak çalışma hayatı alanında çalışmalar yeni yeni yapılıyor diyebilirim. Hareket başladığında hepimiz öğrenciydik. Biz hiçbir şeyden korkmadığımız kadar işyerinde ifşa olmaktan korkuyorduk. Hayatın her alanında konuşabildiğimiz halde işyerindeki sorunlarımıza ilişkin konuşamıyorduk. Eşcinsel hareketin başlarında öğrenci olan arkadaşlarımız şimdi bir şekilde farklı alanlarda çalışan oldular. Ve biz şimdilerde doğrudan cinsel yönelim ayrımcılığı yaşana LGBT bireylerle yüz yüze kaldık. Özellikle eşcinsellerin şu ya da bu alanda rahatlamalarında bazı yollar kat edildi. Ama çalışma hayatı bizim halen çıkmaz sokağımız gibi duruyor. Bizim derken LGBT hareketten bahsediyorum. Biz bu toplantılarla bu projeyle bu çıkmaz sokağı açmaya çalışıyoruz. Çalışma hayatında eşcinsel bireylerin eşit bir koşula gelebilmesi ve çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığın en aza inmesi için. Maalesef işini kaybetme korkusu, iş bulamama korkusu insanları bu konuda sessiz kalmaya zorluyor.
KESK ve Kaos GL’nin ilişkisi bir değişim dönüşüm ilişkisi oldu. Biz bir araya geldiğimiz andan itibaren yüzümüz hep KESK’e dönük oldu. KESK, son sivil anayasa tartışma döneminde, cinsel yönelim ayrımcılığı düzenlemesinin olmazsa olmaz bir koşul olduğunun altını çizerek anayasa taslağına ekledi. Bu toplantı sonrasında sendikalarla daha iyi iletişim kurabiliriz.”
“İstifaya Zorlanıyorlar”
Lambdaistanbul LGBTT Derneği adına buluşmaya Avukatı Fırat Söyle katıldı. Banka sektöründen ve kamu sektöründe örnekler verdi.
“Her iki alanda da LGBT bireyler cinsel yönelimleri nedeniyle mağdur ediliyordu. İstifaya zorlanıyorlar. İşe iade davasında yaptığımız çalışma iptal edildi. VJ Bülent en son örnek, bu örnekte ‘istifa edersen sana tazminatını öderiz’ gibi bir öneri geliyor. Askerlikten gelen bir sıkıntı var. Ben şu anda öğrenciyim ya da kamuda çalışıyorum, askerliği yapmamam sorun teşkil eder mi diye soruyorlar. Bu soruya yanıt verdiğimizde sıkıntı yaşayıp yaşamayacağının garantisini veremiyoruz. Bunun sonrasında her hangi bir sıkıntı olursa her türlü hukuki desteği vereceğiz diye gey ve biseksüel bireyleri güçlendirmeye çalışıyoruz.”
“Çalışmamayı Tercih Ediyoruz”
Diyarbakır’dan Murat Özpamuk,Piramid LGBTT Oluşumu adına katıldı.
“En büyük sorun bence Diyarbakır’da çalışmamayı tercih etme şeklinde oluyor. Eşcinsellerin kamu alanında hizmet alırken çok fazla sıkıntı yaşadıklarını biliyorum. Aynı ortamda bir de çalıştıklarını düşünürsek çok daha fazla sorun yaşayacaklarını düşünüyorum.”
“Açık Bir Lezbiyen Olarak Bütün İşyerlerinden Taciz Edildim”
Eskişehir’den Pelin Kalkan, MorEl LGBTT Oluşumu adına katıldı.
“Ben ayrımcılığa uğradım, işten atıldım gibi durumlarda bunun için ne yapabilirim sorusunu sormaktan bile çekiniyorlar. Bu ülkede bir şey olmaz, bir şey değişmez gibi bir algıyla başvuramıyorlar. Bunun yanında hukuki yollarını aradıklarında eşcinsel olduklarının ifşa edileceğini düşündüklerini için başvurmayabiliyorlar. Bunun yanında çok zor da olsa bize gelen vakalarda performans düşüklüğü nedeniyle işten çıkarma örneği var. Çalışma saatlerine vs. bakıldığında böyle bir sorun olmadığını görebiliyorsunuz. Eşcinsel bir bireyseniz sizin eşcinselliğinizin ortaya çıkması gerekmiyor her hangi birinin sizin hakkınızda dedikodu yapması yetebiliyor. Bunun yanında sendikalardaki bir diğer sorun ise Eskişehir’de seks işçilerinin yaşadıkları sorunlar üzerine gittiğimiz kapılar yüzümüze kapanıyor. Ben açık bir lezbiyenim, çalıştığım bütün işlerde erkekler tarafından taciz edildim.”
“Transeksüeller İşe Alınmıyorlar Bile”
Pembe Hayat LGBTT Derneği adına katılan Okan, transseksüellerin maruz kaldıkları sorunları aktardı.
“LGB Bireylerin cinsel yönelimlerini saklamak gibi bir şansları var. Travesti ve transeksüel bireyler saklanamadıkları için işe giremiyorlar bile. Transeksüel bireylerin çoğu seks işçiliği yapmak zorunda kalıyorlar.”
“Farklı Bahanelerle Eşcinseller İşten Atılıyor”
Kaos GL Hukuk Sekreteri Avukat Yasemin Öz, “yargıya intikal etmiş dosya sayısı çok az” olduğunu söyledi.
“Bu dosyalarda da zaten eşcinsellik mevzu bahis olmuyor. Cinsel yönelim ayrımcılığını ortaya koyamayacak şekilde bir neden buluyorlar. Verimsiz çalışma, işyerini küçük düşürme gibi oluyor.”
“Ayrımcılığı Cezalandıran Yasa Olmalı”
İnsan Hakları Ortak Platformu Sekretaryasından Feray Salman, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı ortadan kaldırılması gereken bir durum olarak belirtilmese bile insan haklarında belgelerin olduğunu söyledi.
“Uluslararası insan hakları belgeleri kabul edildiğinde iç hukukun parçası haline gelir. İnsan Hakları Ortak Platformu Ayrımcılık Mevzuatı Yasa taslağı hazırlandı. İşe girmede ve ayrılma sürecinde ayrımcılığın nasıl yasaklanması gerektiğinin altı çizildi. Hükümet demokratikleşme açılımından vazgeçmeyecekse önüne dört yasa koydu, eşitlik kurumu, ulusal insan hakları kurumu, polis şikâyet mekanizması kuracaklar. Bunun savunusunu birlikte yapabiliyor olmamız gerekiyor.”
“Eşcinseller Görünür Oldukça, Eşcinsellere Yönelik Ayrımcılık Artacaktır”
İzmir Ekonomi Üniversitesinden Devrim Sezer, Türkiye’de doğrudan ayrımcılıkla ilgili madde olmasa da cinsel yönelim doğrudan ifade edilmese de “ve benzeri sebepler” ifadesinin anayasada olduğunu söyledi.
“Türkiye uluslararası sözleşmeleri imzaladığı için bu sözleşmeler Türkiyeli LGBT’leri bağlar. Bu tek başına yeterli değil. Yeterli olmamasının ötesinde, yasal düzenlemeler çok önemli, anayasada cinsel yönelimle ilgili bir ifadenin olmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bir yandan anayasal olarak tanımlanmalı bir yandan da toplumsal dönüşümü hedeflemeliyiz. Bu bir paradoks.
Kaos GL ve Lambdaistanbul Derneğine dava açıldı. Ama bu davalar içtihadın bir parçası olabiliyor. Ama aynı şekilde İzmir’de bir dava yeniden söz konusu olabiliyor. Türkiye’de yasa koyucular ya da karar vericiler yargı, yürütme ve yasamadakiler bu konuda son derece kayıtsızlar ve sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Açılan davaların düştüğünü bildikleri halde, karar vericiler benzer davaları açabiliyorlar.
Yasal düzenlemeler çok önemli ama tek başına yeterli değil. Toplumsal tahayyülde bir değişim olmadığı müddetçe bir gelişme elde edilmeyebilir. Görünürlük arttıkça, ayrımcılık da artıyormuş gibi geliyor. Bu kısmen doğru kısmen yanlış. Eskiden de ayrımcılık vardı ama kamusal alanda bu tartışılmıyordu. Kısmen de doğru olması bizi uyanık kılmalı. Görünürlük arttıkça eşcinseller görünür oldukça, eşcinsellere yönelik ayrımcılık artacaktır. Bu konuda hazırlıklı olmalıyız. Batı Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da eşcinseller görünür oldukça ayrımcılık arttı.”
Ben erkeksi pasifim, çalıştığım yerlerde hep taciz edildim. Sadece ben değil, çalıştığım departmandaki iş arkadaşlarım da, benim yüzümden pis şakalara maruz kaldılar. Bu nedenle istifa etmem için hep baskı oldu. Genelde benden nefret eden insanlarla, karşılaşmamak için, onlardan uzak durma yolunu seçtim. Yani işyerinde yemeğe cok geç çıkma; bana tacizde bulunan kişiyle aynı ortamda bulunmama; çalıştığım grupta hep 2. planda olmayı kabul etme; gibi. Eşcinseller ancak kadınlarla ilgili mesleklerde tacize uğramazlar. Kuaför, modacı, kadına ait ne varsa, gayler bu mesleklerde rahat eder. Erkeklerin yoğun olduğu mesleklerde, gaylerin yaşama şansı sıfır. Türkiyede cahil insan sayısı aşırı fazla olduğundan, gay/lezbiyenlerin işyerinde eziyet çekmelerinin biteceğini sanmıyorum. Cahaleti ancak, yasalar engeller. yani, adam rahatlıkla bir gay`e küfür edemeyeceğini, yasalarca sorgulanacağını bilirse, BUNU YAPMAZ. Bu konuda çalışma devlete düşüyor. Yazan :CalgaryBeğen