Şimdi sivil anayasa zamanı
MÜJGAN HALİS SABAH 24.04.2009
Yamalı bohçaya dönüşen 1982 Anayasası miadını çoktan doldurdu. Anayasanın hemen değiştirilmesini isteyen toplumun çeşitli kesimlerine sivil bir anayasadan beklentilerini sorduk..
Yasa nedensiz bir akıldır, diyor Aristo. Bir darbe ürünü olan 1982 Anayasası, devleti yücelttiği, bireyi korumasız bıraktığı, devlet otoritesini ve askeri vesayeti pekiştirdiği, hak ve özgürlükleri sınırladığı gerekçeleriyle eleştiriliyor. Zaten değişen 70`i aşkın maddesiyle de adeta bir yamalı bohça görünümünde. Çağdaş ülkelerde ise anayasaların felsefesi, bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak, onlara hukuk güvenliğini sağlamak, devleti insana hizmet eder şekilde oluşturmak. Sivil anayasayı canı gönülden isteyen toplum kesimlerine teybimizi uzattık:
TÜRKİYELİLER BİRLİKTE HAZIRLAMALI
Sami EVREN-KESK Genel Sekreteri Anayasaya ilişkin toplumsal ihtiyaç uzun zamandır Türkiye gündemini işgal ediyor. Bizim beklentilerimiz üç temel başlıkta toplanabilir; Taslağın hazırlığı toplumun katkı sunabilecek bütün kesimlerine açık olmalı, tartışmaya olanak tanınmalıdır. İkinci kritik başlık demokratikleşmedir, özgürleşmedir. Anayasa önce ülkeyi, sonra insanı (yurttaşı) ve son olarak da yurttaşların oluşturduğu örgütlenme olarak devleti ele almalıdır. Toplumun tüm farklılıklarını kucaklayıcı, ortaya koyduğu hedefe yönlendirici biçimde -Biz Türkiyeli yurttaşlar olarak bu anayasayı hazırladık- gibi bir formülle başlanmalıdır. İnsanlık onuru anlayışı anayasanın temel kaidesini oluşturmalıdır. İnsan hakları, herkese eşit olarak, farklı halklar arasında hiyerarşi yaratmayacak biçimde, bütüncül, gelişmeci ve dayanışmacı yaklaşımla tanınmalı. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü anayasanın temel ilkelerinden biri olarak vurgulanmalıdır. Anadilde eğitim başta olmak üzere toplumun kendi kültürel kimliğini yaşaması ve geliştirmesi güvence altına alınmalıdır. Üçüncü önceliğimiz, iktisadi, sosyal, kültürel haklara ilişkindir. Tıpkı Avrupa Anayasa Taslağı`nda olduğu gibi `kültürel, dinsel ve dilsel değerlere ve çeşitliliğe saygı` esas alınarak, toplumsal zenginliğimizi yansıtan ifadelere yer verilmeli. Sendika, sosyal güvenlik ve toplu sözleşme hakları, çalışanlar bütününe tanınmalıdır. Eğitim anaokulundan lise sona kadar zorunlu kılınarak, herkesin nitelikli, ulaşılabilir ücretsiz eğitim alma hakkı güvence altına alınmalıdır. Devlet gelir ve giderlerinde saydamlık, denetlenebilirlik ve hesap verme ilkesi egemen kılınmalıdır. Yasamayı yürütmenin egemenlik alanından çıkarmak temel ilke olmalıdır. Üniversiteler, özerklik ilkesi temelinde demokratik şekilde yeniden yapılanmalıdır.
DEVLET YURTTAŞ İÇİNDİR
Ali BALKIZ-Alevi Bektaşi Fed. Bşk. Şu nokta önemlidir: Demokratik katılım, anayasa yapım sürecinden önce, süreçte ve metin ortaya çıktıktan sonra da sağlanmalıdır. Anayasaların temel işlevi; devletin, bireyin hizmetinde olması gerektiğini gözeterek; birey-toplum-devlet arası dengeyi kurmak olmalıdır. Yurttaşın devlet için değil, devletin yurttaş için var olduğu bir anlayışın yerleşmesi ve bir düzenin kurulması sağlanmalıdır. Özgürlükler açısından; yurttaşları ile çatışan değil saygılı olan devlet, tekçi değil çoğulcu devlet. Ülke toprakları üzerinde yaşayan her inanç, kültür, köken, sınıfsal vb. farklılıklara eşit yaklaşan devlet. Çağdaş demokrasi anlayışına uygun olarak; siyasi partiler, seçim, belediye kanunu vb. kanunlarda yurttaşların engelsiz, barajsız doğrudan tam katılımını sağlayan bir devlet. Bu temel normlar yeni anayasa çalışmalarında mutlaka uyulması gereken hususlardır. Aleviler açısından baktığımızda ise mevcut anayasa`nın 2. maddesinde Cumhuriyet`in nitelikleri sayılırken laiklik ilkesi ile çelişen; a) 24. maddedeki `din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır` hükmü kaldırılmalıdır. b) Diyanet İşleri Başkanlığı`nı düzenleyen 136. madde çıkarılmalı ve bu kurum kaldırılmalıdır. Laik devletin dini olmaz. Devlet bütün inançlara ve inançsızlara karşı tarafsız olmalıdır. Ama laik devlet, yurttaşlarının inançlarını özgürce yaşayabileceği ortamı sağlamakla da yükümlüdür. Yeni anayasa da yapılırken her türlü dokunulmazlığın yanında geçici 15. madde de tümü ile kaldırılarak 12 Eylül dönemindeki sorumlular hakkında yargı yolu açılmalıdır.
`BU BENİM ANAYASAM` DİYEBİLMEK
Av. Mebuse TEKAY- Sivil Anayasa Girişimi Sık sık `bu ülkede hiçbir şey değişmiyor` duygusuna kapılmamız boşuna değil. Dünya değişiyor ama devlet aynı devlet, zihniyet aynı zihniyet. Anayasa bütün hayatımızın özeti gibi. 12 Eylül darbesini yapanlar neden hala yargılanamıyor? Çünkü anayasanın koruması altında. Toprağın altından fışkıran mermilere, bombalara, cansız bedenlere ve bu ülkenin yurttaşı olarak konuşmasak da bildiğimiz her şeye rağmen neden Ergenekon sürecine güvenimiz tam değil? Çünkü anayasa yargıyı hükümetin güdümünde tutuyor, hükümete güvenemiyorsa bağımsız olmayan yargıya da güvenmekte zorluk çekiyor toplum. Neden hükümet ordudan korkuyor? Çünkü ordunun siyasetteki ağırlığı, yalnızca tahayyül dünyamızın değil anayasanın da koruması altında. Neden Kürtler kendilerini eşit haklı vatandaş hissetmiyor? Çünkü anayasada sorunlu bir vatandaşlık tanımı var. Listeyi sonsuza kadar uzatabiliriz. Hakların yazılı hale gelmesi önemli ama yeterli değil. Kendi hayatlarımıza sahip çıkmak istiyorsak anayasa sürecine katılmalı, kendi sözümüzü söylemeliyiz. .
HOMOFOBİK AYRIMCILIK BİTMELİ
Lambda İSTANBUL Bugün Anayasal düzlemde LGBTT (Lezbiyen Gey Biseksüel Travesti Transeksüel) bireylerin hakları koruyan hiçbir madde bulunmamakta, LGBTT bireyleri toplumun ayrımcılığa uğrayan tüm kesimlerinden ayırmaktadır. Hiçbir yasal güvencesi olmayan LGBTT bireyler, bu açıdan her türlü tehdide ve hedef göstermeye açık bir durumda bırakılmaktadır. Lambdaistanbul 2007 yılından itibaren anayasanın eşitlik ilkesine `cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği` ibarelerinin eklenmesi için kampanya yürütüyor.
KADINLAR EŞİT TEMSİL İSTİYOR
Hülya GÜLBAHAR-Kader Genel Başkanı Anayasaların yapılış süreci anayasanın kendi kadar önem taşıyor. Anayasanın özgür, demokratik ve yaygın bir tartışma ortamının ardından çıkarılması yaşamsal önemde. Kadınların ve toplumun beklentisi, temel hak ve özgürlüklerin genişletildiği, on yıllardır ülkenin sahip olamadığı ekonomik, sosyal ve kültürel haklara yer veren demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü, karar mekanizmalarında eşit temsilin sağlanmasıdır. Kadınların beklentilerinden biri eşitliği gözeten yönetimlerin güvenceye alınmasıdır.
Kaynak: Sabah.com.tr
|
|
Eklenme Tarihi : 27.04.2009 |
Haber Editörü : Administrator |
«« GERi
|
Bu haber 545802 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
Bu habere yapılmış bir yorum bulunmamaktadır |
Yorum yazmak için login olunuz
|
|