Tony`yi nasıl ikna ettim?
Hrant Dink Vakfı`nın konferansı için gelen insan hakları savunucusu Cashman, Radikal`e konuştu. Cashman, Blair`i eşcinsel hakları için nasıl ikna ettiğini anlattı: Evinde ziyaret ettim, ikna oldu.
Ünlü İngiliz aktör, siyasetçi (Britanya İşçi Partisi Yürütme Kurulu Başkanı, Avrupa Parlamentosu üyesi) ve eşcinsellerin eşitlik mücadelesinin Avrupa’daki önderlerinden Michael Cashman’la Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği ‘İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferası’nda konuşmak üzere geldiği İstanbul’da görüştük. Cashman, bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde saat 15.00’te ‘Düşün ki yabancı sensin: Lezbiyen, gay biseksüel ve transcinsiyet bireylerin haklarını savunmak’ başlıklı konuşma yapacak. Cashman, İstanbul’a 22 yıldır beraber olduğu Paul Cottinghman’la geldi. Görüşmeyi ikisiyle birlikte yaptık. Çiftin 7 yıldır Datça’da evi olduğunu öğrendik. Türkiye’yi çok seven çift, çat pat Türkçe konuşmaktan da zevk alıyor.
Thatcher yasakladı
Cashman, İngiltere’de eşcinsellik konusundaki yasakların ve önyargıların adım adım nasıl aşıldığını, kişisel tecrübelerinden yola çıkarak anlattı:
“İngiltere’de 1960’lı yıllarda yükselen özgürlük dalgası içinde eşcinsel hareket de bazı olanaklar elde etti. Örneğin 1967’de bir kanun değişikliğiyle 21 yaş üstü erkekler arası eşcinsel ilişki suç olmaktan çıktı. Ama ilişki yasal bir meşruiyet kazanmadı.
Thatcher Başbakan olunca her şey tersine döndü. Kazanılmış haklar da kaybedildi. 1986’da çıkarılan bir ‘Gay karşıtı’ kanunla, homoseksüelliğin ‘teşvik edilmesi’ yasaklandı. Kanun yerel yönetimlerin eşcinselliği ‘teşvik’ etmemesini içeriyordu. Bu ne demekti? Örneğin Shakspeare’in aşktan söz eden bir eserinde ‘eşcinselliği teşvik ettiği’ düşünülen bir tema olunca, kitap yasaklanacak mıydı?
O sırada AIDS’in yaygınlaşmasıyla birlikte medyanın eşcinselleri hedef alan yayınları başlaması atbaşı gitti. Buna karşı gay’ler, lezbiyenler, biseksüeller, aseksüeller, sanatçılar, akademisyenler ve siyasetçilerle birlikte yaşananların insan hakkı ihlali olduğunu ifade etmeye başladılar.
Haluk Bilginer’li dizi
O günlerde ben de bir TV dizisinde eşcinsel bir erkeği oynuyordum. İlk kez iki gay’in öpüştüğü sahneler gündeme geldi. Eastenders dönemin en çok izlenen dizisi olarak öne çıktı (Haluk Bilgiler’in oynadığını da ilave etti).
İşçi Partisi başlangıçta bu mücadeleye sıcak bakmıyordu. Bunun emekçi sınıfın talepleriyle bir ilgisi olmadığını, bir burjuva talep olduğunu düşünüyordu. Benim de annem babam işçiydi. Bunun bir sınıf meselesi değil evrensel insan hakları seviyesinde bireysel bir hak olduğunu söyledim.
Tony Blair Başbakan olunca, Thatcher’in çıkardığı kanunu değiştirmek ve yeni özgürlükçü adımlar atmak üzere harekete geçtik. Muhalefet de artık kamuoyunda değişimi görüyor ve buna kayıtsız kalmıyordu. Haftada iki gün oynadığım ve pazar günleri de tekrar edilen Eastenders dizisinde gay’ler, lezbiyenler görünür oldular. Bu görünürlük etkisini gösteriyor, genel bir kabul havası oluşuyordu.
Tony ve Cherie Blair destek verdi. Tony inançlı bir siyasetçiydi. İnsan haklarında da duyarlıydı. İnançlarıyla hak sorununu dengelemeyi bir siyasetçi olarak sorunsuz halletti. Nitekim 1990’ların başında İşçi Partisi iktidarı eşcinsel evliliğini yasalaştırdı.
İlginç bir detay da birliktelik başvurumuzun kabulü törenine Tony çocuk baktığı için eşi Cherie yalnız gelmişti. Orduda gay ve lezbiyenlerin görev almasını yasaklayan yasayı AİHM’ye götürmeye karar verdim. Başvuru kabul edildi, ama yasağı sürdüren kanun İngiltere’de yürürlükteydi. Blair’den bu durumu değiştirmesini istedim.
Bir pazar Blair’i evinde ziyaret ettim. Bahçesinde kanun değişikliği konusunda sohbet ediyorduk. Manzara benim için inanılmazdı. Bir işçi çocuğu olarak Başbakan’la kendimi senli benli konuşur görmek mucize gibiydi. Gerçek mi diye kendime bir çimdik attım. Blair’i ikna ettim. Yasa ertesi gün geçti. Çocuk edinmek, çift sayılmak, mirastan yararlanmak gibi heteroseksüel çiftlerin sahip olduğu haklardan bizler de yararlanmak istiyorduk.
Kanunun kabulünden sonra ben ve partnerim bir başka gay çiftle Kraliçe’nin davetiyle saraya gittik. Kraliçe yanımıza geldi, yeni kanunla birlikte ne kadar insanın resmi başvuruda bulunduğu sordu. Binlerce diye cevap verdim. Davetin sonunda bir resmi görevli Kraliçeyle uzun uzun ne konuştuğumuzu sordu. Yeni çıkan yasanın bunun sonuçlarını konuştuğumuzu söyleyince çok şaşırdı. ‘Kraliçenin bu konuyu konuştuğu muhtemelen ilk insan sensin’ dedi.”
Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı daha fazla
Türkiye’deki dinamizme dikkat çeken Cashman, “Avrupa’nın, Türkiye’ye Türkiye’nin Avrupa’ya muhtaç olduğundan daha çok ihtiyacı var. Türkiye, büyüyen ekonomisi, genç ve yaratıcı nüfusuyla dikkat çekici bir ülke haline geldi” dedi.
Cashman, Hrant Dink’le ilgili sorumuza ise şöyle cevap verdi:
“Toplumdaki ötekileştirmeye karşı bir ses çıkaran ve tam da bu nedenle hedef haline getirilen insanların mücadelesine destek vermek, onlarla birlikte görünür olmak benim için önemli. İnsanları değişik nedenlerle öteleştirerek sağlam bir toplum yaratmak mümkün değildir. Ona saldırıyorsan bana da saldırıyorsun. Saldırının muhatabı bir öteki olarak ben de olabilirdim. Beni bu davaya bağlayan bu algı ve bu hissiyattır diyebilirim.”
Türkiye’de etkin olmayı seviyor
Michael Cashman eski bir aktör, insan hakları eylemcisi ve Britanya İşçi Partisi’nin Avrupa Parlamentosu üyelerinden. Avrupa Parlamentosu’nda İşçi Partisi’nin insan hakları sözcüsü ve AB’deki azınlıklara yönelik ayrımcılığın önde gelen eleştirmeni.
Partiler üstü
Avrupa Parlamen-tosu’nun Gay ve Lezbiyen Meseleleri Kurullararası Başkanı olarak, homofobinin Avrupa’nın her yerindeki yükselişini ele alan partiler üstü bir ittifaka öncülük ediyor. Birleşik Krallık’taki lezbiyen ve gey eşitlikleri örgütü Stonewall’un kurucularından olarak, Polonyalı siyasetçiler arasında artan nefret söylemine karşı 2006 Varşova gay onur yürüyüşünü destekledi ve 2009’da Kuzey Kıbrıs’ta ‘lgbt’ bireylerine yönelik ayrımcı yasaları kaldırtmaya çalışan Homofobiye Karşı İnisiyatif’e katıldı. Avrupa Parlamentosu’ndaki İlerici Sosyalist ve Demokratlar Grubu’na üye ve Güney Afrika’yla İlişkiler Heyeti’ne başkanlık da ediyor. İşçi Partisi hükümetiyle eşitlik ölçüleri konusunda çalışmalar yapmış olan Cashman, halen İşçi Partisi Ulusal Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı. 1998’de İnsan Hakları İçin Amerikan Tabipler Derneği’nin Özel Hizmet Ödülü’nü aldı. İnsan hakları çalışmaları nedeniyle 2007’de Staffordshire Üniversitesi’nce onursal doktorayla ödüllendirildi. Cashman, Türkiye’ye ilk defa 2003 yılında, Kaos GL Sempozyumuna katılmak üzere gelmişti. Daha sonra Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’ya katılmak üzere yeniden gelen Cashman, ‘Homofobi Karşıtı Yürüyüş’e de katıldı.
Kaynak: Radikal.com.tr / ORAL ÇALIŞLAR
15.01.2011
|
|
Eklenme Tarihi : 15.01.2011 |
Haber Editörü : Administrator |
«« GERi
|
Bu haber 485020 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
|
Türkiyede eşcinsel olarak, hiç bir hakkınız yok bilesiniz. Ne kadar gay hakları denilse de, bu ülkede bunlar sadece birer hayal. Her zaman ve her şekilde, açık ve canlı hedefleriz biz. Eşcinseller, korkunç aşağılayıcı sözlerle anılacaklar daha belki 50 yıl boyunca daha ve hep kaçmak zorunda kalacaklar. Taa ki birinin canını fazlasıyla sıkıp, sizi öldürmeye karar verene dek. Türkiyede gay olan insan, karşılaştığı ve bulunduğu ortam kadar özgür olacak ve canınız onların insafına kalacak. Siz gene de sadece canınızı tehlikede hissettiğiniz anda, polisi aramaktan çekinmeyin.
Yazan : Calgary
Beğen
|
Yorum yazmak için login olunuz
|
|